25 Haziran 2011

arzular şelale

şimdi ben lafa dalacam ve bir yerden çıkıcam. o yere kadar dayanabilirsen ne ala. yoksa da pekalayı da ben demem artık.
bu gün yanık bir burun ve hayatımda sahip olduğum en güzel bir çift yüksek topuklu (bana göre) ayakkabı ile döndüm eve. her zaman yanık bir burnum ve yüksek topuklu ayakkabım olmadığını bilenler ve bilmeyenlere, yarın mezuniyet törenimin olduğunu  bildiririm.  ben erasmustan döndüm ve hayat devam ediyor. bu gün onlarca kez erasmusumun güzel geçtiğini, gezip, eğlenip yattığımı belirten cümlelere döktüm. hadi anlat deyince anlatılacak pek egzantrik hikayelerim mevcut değil bir iki yolculuk hikayesi, edinburghtaki hayalet turlarının yıldızı olmam ve  amsterdam'daki  başkalarının beni anlatınca güzelleştiği malum deneyimler haricinde dişe dokunur bir seyyahlığım yoktu. giderek domestik bir hal alan halet-i ruhiyeme bilmem oralardan hasıl oldunuz mu? neyse işte ben mezun oluyorum ve bir altın bileziğimiz olmadığı hususunda bölümdaşlarım (zira meslek sahibi olamayanlar olarak ancak bölümdaş olabiliriz şu hayatta) ile mutabakata vardık (böyle kelimeleri kullanabildiğim zaman mutlu olduğumu da biliyor musunuz). şimdi kariyer hedefleri, CV ler falan korkutucu kelimeler bunlar. yani çalışmak için çok genç,  okumak için de çok yaşlı değil miyim? 23 yaşında hayattan beklentilerim minimum düzeyde seyrederken iş bulmak, para kazanmak, geçinmek, ben iş bulmadan mezuniyet hezeyanı ile benden harçlık uman kardeşimi teselli etmek falan nedir yani? bu gün okulda itina ile öğrendiğim küsuratı mühim değil belirlenmiş kariyerler,  hayatlar falan fazlaca üstüme geliyordu herhalde, ben bi şey yapmicam derken. o değil de insan babasından para isterken  gururlu ve mağrur olmanın da yollarını bulabilir gibime geliyor. geliyor da bu da beni baya küçük bir insan yapıyor galiba. oysa ben yazlık beldelerde kendimi hayata bağlamayı zeytinyağlılar yapıp, zeytinyağlılar yemeyi, bir de suratımda patlayan taze bir esinti ile yazları bekleyen kitaplarıma gömülmeyi ve bir de deniz tuzunun üzerimde kurumasını hayal ediyordum sadece.

hayaller küçük insanlara gelsin buradan.

5 Haziran 2011

kalbim edinburgh'ta kaldı.

diyebilirim. dedim de. ben başka şehir sevmem diyordum. ama sevdim. ayrıntıları ile yazacağım bir zaman. hakkında konuşmayı kestiğimde.