16 Ocak 2012

İyi uykular.

İlk pazartesi sendromuma doğru uyuyacağım birazdan. Havada hüzün mü var ne? Geçen yıl bu gün, İngiltere'deki ilk gecemdi. Londra'da Belgravia'da bir hostelde, üzerime kirden kararmış beyaz yorganı örtmeyi reddetmiş bir halde montumla uyumaya çalışıyordum. Sağımdaki, solumdaki, tepemdeki kısaca dört bir yanımı çevrelemiş İspanyolların gürültüleri, avaz avaz bağırmaları ve tepinmeleri arasında, olmayan fiş dönüştürücüme, bir gıdım yol almamış olduğum ve 3 gün içinde vermek zorunda olduğum İran Devrimi paperıma ve  gecenin o vaktinde tek tük seçebildiğim İspanyolca kelimelere lanet ediyordum. Ranzanın üst katında yatarken dışarıyı görebiliyordum, sokak lambalarının eşliğinde. Hostelin bulunduğu Belgravia caddesindeki bütün binaların bembeyaz olmalarına, güzel kapılarına ve dapdar merdivenlerine, kocaman pencerelerine, yüksek tavanlarına bakıp mutlu olduğumu anımsıyorum. Başka bir yerde olmanın yabancılığının mutluluğunu ve üzüntüsünü aynı anda hissediyordum. O gece evde yatağımda olmayı hayal ettiğimi hatırlıyorum, bu gece ise Londra'da o hostelin 2. katındaki caddeye bakan 4 kişilik odasındaki 4 nolu yatakta olmayı ve dışarıyı izleyip uykuya dalmayı hayal ediyorum. Bu sefer temiz bir yorgana da itirazım olmazdı tabi.


14 Ocak 2012

İkiyüzlü

Can Bonomo, Eurovizyon'da Türkiye'yi temsil edecek diye başlarını vurmadık kapı duvar bırakmayan her şeyin en iyisi cengaver ayrım-yapmadan-durmayan Türk milliyetçileri, Lefter Küçükandonyadis ölür ölmez Türk futboluna katkılarından ötürü methiyeleri art arda sıraladıklarına göre, bir dakikalığına düşünebilirler mi?

Ama iyi düşünsünler.

4 Ocak 2012

Maddeleme

Parasızlığımı biriktirdiğim günlerimden kalan anekdotları toplayayım dedim, tembellik edip yazmıyordum ne güzel.  Mecmua işi maddelemelerime gireyim. Blogger beni beğenmeyip maddeleme dememin altını çiziyor, varsın ama ben maddeleyeceğim.

* Tarihimizin yıl hanesi henüz 2011'i gösteriyorken, gündüz kuşağının (bayılırım televizyon dili kullanmaya) en uğrak yeri olan bir kadın programı izliyordum. Programda bir kadın vardı astrologmuş, ben dizi oyuncusu olduğuna yemin edebilirdim oysa.Özet geçeceğim bir sürü gezegen anladığım kadarıyla hepimizin yoluna taşlar koymuş sayın koçlar. En başta da Satürn. Oysa ne güzel gezegendin Satürn. Ay Savaşçısında en çok seni severdim. Ama hem uğursuz hem vefasız çıktın. Senin yüzünden bu yıl hiçbir işim düzgün gitmemiş, daha da böyle gidermiş. Hayata küseceğim senin yüzünden, Satürn çık yolumdan.

*Yılbaşı gecesi elektriğimizi iki kere keserek beni kanal kanal dolaşan Kibariye ve ekürisi Kubat'tan mahrum bırakan sayın elektrik idarecilerine buradan teessüflerimi bildiriyorum. Düetlere doymadım ben.

* Dedemin daha 1 Ocak'ta belirlediği  yılın sorusu: "Bu gün ne giysemi kim kazandı?"

*Üsküdar'da git gitgide artan turist, exchange öğrenci profili sayısı merakımı daha da kamçılıyor. Sözkonusu olan nasibini alamadığım büyük Türk misafirperverliği değil elbet, sadece neden ÜSKÜDAR diye sormak istiyorum. Geçenlerde sokağımızın hiç de ilginç ve turistik değeri olmayan tarihi eserliği çoktan ölmüş kısmında bir takım turistler gezinmekteydiler, boyunlarda görgüsüz devasa Canonları ile. Nerden buldun be adam buraları ya da benim göremediğim neyi görüyorsun o mavi turist gözlerinle. Pazarda kudret narı inceleyenini bile gördüm varın siz düşünün gerisini.

*Sapkınlığın bu kadar normalleştirmeye maruz kaldığı bir yer daha var mıdır acaba? İmam nikahı gerçeği 11 yaşındaki çocukların "çocukluklarına" tecavüzünü kabul edilebilir mi kılıyor gerçekten? Hiçbir tıbbi açıklamaya dayanmayan kemik yaşının büyüklüğü iddiasının, hasbelkader kemik yaşının 12,13,15,16,17 çıkması halinde o çocuğu gözümüzde daha da"çocuk" yapmayacak öyle mi? http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetayV3&ArticleID=1074832&CategoryID=77

*Bu yazıya başladığımda işsiz ve tembeldim, şimdi işim var ve tembel olmayabilirim. Artık editörlüğün karmaşık ve acımasız dünyasına adım atmış bulunuyorum. Bana şans dilersiniz belki, ben de size çay ısmarlarım olur mu?