16 Ocak 2012

İyi uykular.

İlk pazartesi sendromuma doğru uyuyacağım birazdan. Havada hüzün mü var ne? Geçen yıl bu gün, İngiltere'deki ilk gecemdi. Londra'da Belgravia'da bir hostelde, üzerime kirden kararmış beyaz yorganı örtmeyi reddetmiş bir halde montumla uyumaya çalışıyordum. Sağımdaki, solumdaki, tepemdeki kısaca dört bir yanımı çevrelemiş İspanyolların gürültüleri, avaz avaz bağırmaları ve tepinmeleri arasında, olmayan fiş dönüştürücüme, bir gıdım yol almamış olduğum ve 3 gün içinde vermek zorunda olduğum İran Devrimi paperıma ve  gecenin o vaktinde tek tük seçebildiğim İspanyolca kelimelere lanet ediyordum. Ranzanın üst katında yatarken dışarıyı görebiliyordum, sokak lambalarının eşliğinde. Hostelin bulunduğu Belgravia caddesindeki bütün binaların bembeyaz olmalarına, güzel kapılarına ve dapdar merdivenlerine, kocaman pencerelerine, yüksek tavanlarına bakıp mutlu olduğumu anımsıyorum. Başka bir yerde olmanın yabancılığının mutluluğunu ve üzüntüsünü aynı anda hissediyordum. O gece evde yatağımda olmayı hayal ettiğimi hatırlıyorum, bu gece ise Londra'da o hostelin 2. katındaki caddeye bakan 4 kişilik odasındaki 4 nolu yatakta olmayı ve dışarıyı izleyip uykuya dalmayı hayal ediyorum. Bu sefer temiz bir yorgana da itirazım olmazdı tabi.


1 yorum:

  1. seda, çok beğendim. başka da bir şey demiyorum. öptüm.

    YanıtlaSil