31 Mayıs 2012

Kaç gündür midem kalka kalka okuyorum, dinliyorum kürtaj hakkında yazılıp çizilenleri. Artık hayret etmiyorum, edemiyorum. Ama bir kadın olarak bedenimin bu kadar işgal edilmesine yeter diyorum. Sokakta, otobüste, tramvayda, tenha bir sokaktan geçişimde, telefonda, televizyonda, kanunda, okulda işgal edilen benim. Attığım her adımda kadın olduğum için zayıf olarak görülen benim. Rahmi benden çok düşünülen yine benim. Doğmamış çocuklara anne olmaya zorlanan yine benim. Tecavüz gibi telafuzu fiili kadar alçak olan bir insanın yaşayabileceği en acı dramı ağızlarda gündelik sıradan bir olay gibi bahsedenlerden, tecavüz bebeklerinin doğrulmasını zikredenlerden, uçkurlarının gölgesinde siyasetini ve ibadetini yapanlardan oynadıkları bu kirli oyunun vebalini üstlerine alırlar umarım.

Bosna'daki yüzlerce tecavüz mağdurunu bir rol model olarak ortaya koymak nasıl bir ahlak anlayışının, nasıl bir insan hakları savunuculuğunun timsalidir? Tecavüz mağdurlarını doğurmaya zorlamak nasıl bir vicdansızlıktır? Babanızın bir tecavüzcü ve annenizin sizi doğurmaya zorlanmış olduğunu bilerek yaşamak nasıldır hiç düşünüldü mü? Devlet bu güne kadar hangi tecavüz mağduruna sahip çıkmış ki, doğmamış bebekler mezarlığını vicdani bir mesele haline getirmiş!!!

21 Mayıs 2012

Büyükbabamı kaybettim. Bu güne kadar aldığım her yaşta varlığınu bildiğim, sohbetini tattığım, anılarını dinlediğim, elini öptüğüm, anlattığım. Ailemin en yaşlı, en sağlam ağacı yok artık.Gidişini anlayamadım, son kez gördüğümde soğuk alnından öptüğümde bile yaşamadığını anlayamadım. Bi daha göremeyeceğimi, onun gidişiyle ailemin bir devrinin kapandığını, bir kanadının tamamen yok olduğunu anlayamadım. Şimdi evinin her önünden geçişimde boğazım düğümleniyor, babamı her görüşümde, kendi babasını toprağa verirkenki hali gözümde beliriveriyor. Her konuşma sessizlik içinde geçiyor. Her kelime havada donuyor. Her anı, her anımda yokluyor. İlk ölüm değildi gördüğüm ama bu defa çok farklı oldu, çünkü aile bildiğim kalede en sağlam duvar göçtü.

2 Mayıs 2012

1 Mayıs 2012'yi tarihime vahşeti yaşadığım gün olarak düşeceğim. Bu gün dermatologa ayağımdaki iğrenç geçmek bilmeyen siğillerim için gittim, evet siğillerim mevcut idi, benden iğrenebilirdiniz ama geçti. Kesmeli, biçmeli doğramalı filmler, görüntüler izlemeyi doğama aykırı bulan ben bu gün 1 saatliğine muhtemelen bu tip filmlerin ilk 1 saatinde ölen o sarsak eleman oluverdim. Önce doktorun iki ayak başparmağıma kocaman iğneleri sokup beni acılardan acılara koşturmasına izin verdim. Bir de değil her iki parmağıma da üçer kez yaptı lanet olasıca iğneleri. Sıktığım yumruklarımı kadının suratında patladığını hayal ederek, yakma aşamasına geçtik ki, alet ayağıma değer değmez ben "hissediyoooruuuuuuuuem (allahsız kadın), hani uyuştur... cümlemi bitirmeme fırsat vermeden anında uyuşturan iğneyi yine sapladı. Ardından bana değdiği anda coslayan demir, burnumdan soluduğum yanık et kokum, sıkmaktan kilitlenen parmaklarım ve acıdan artık yüzümden çıkıp yerlere yuvarlanan gözlerim ve ne kadar uyuşmuş olursa olsun bir kısmını hissettiğim kabus yakma aletiyle ve 10'a kadar 72 kez saydığım  yaşamaktan nefret ettiğim bir saat geçirdim. Bittiğinde üstüne basamadığım ayaklarıma bakıp, bir umut ne zamana geçecek (ama hala ağlamıyorum o raddedeyim, çünkü basbaya hissettiğim YANIK ACISI ve asla 1 geceden önce geçmeyeceğini tecrübe etmişliğim var.) diye sorduğumda bir ağrı kesici veririz geçer biraz olur ağrısı diyen kadına parmaksız kal emi diyecektim. Otobüse kadar güç bela yürüyüp ben daha biner binmez yaşlı, cılız amcanın bana anında yerini vermesini de hiç unutmayacağım çünkü o ve tabiki annem hariç ama ben dahil bütün otobüs öküz insanlardık özümüzde. Artık acıdan birbirine geçen duygular hormonlar vücutta ne varsa işte neticesinde, ben oturur oturmaz ağlamaya başladım çünkü oturdum ama basamıyordum ve yaşlı amca bana yerini vermiş, anneme beni soruyordu. Yaşlılara hep yer vermeliydim. Yol hiç bitecek gibi değildi, ve otobüs durmadan insan alıyordu annem de aslında otursaydı keşke onun ayakları ağrırdı hep, ben bu otobüsten nasıl inecektim acaba, ilaçlar kesecek miydi bu ağrıyı, derhal almalıydım, önünden geçtiğimiz her eczane kapalıydı neden, çünkü bu gün 1 Mayıs. Vahşet.