18 Temmuz 2008

uçanturnagurbetgezerdiyarellerde

blogumu dünyanın en gereksiz nesnelerinin isimlerini başlık yaparak doldurmak istiyorum. vaktimi alacak olmasa yaparım ama sözde bırakacağım işlerime bir yenisini eklemek daha cazip şu anda. günün yorgunluğundan nasiplenmiş bir yazı ile karşı karşıyasınız. sürekli çarpan mutfak balkonu kapısına da sinir oluyorum. bu kadar uzun bi isme sahip olmasından da nefret ediyorum. sürekli çarpan mutfak balkonu kapısını ailede sikleyen tek kişi olmama da ifrit oluyorum. istanbul uyurken şarkısının lanetinden de kurtulamıyorum. sürekli parmak arası terlik giydiğimden kendi kültürümü kaybetmişim gibi geliyor, nerde kaldı kırmızı ceyo terlik ve siyah tokası? kalimerolu geceliğimi çok seviyorum, insanın kalimerolu geceliğinin olması güzel bir intiba bırakıyor gerçekten. evde yalnızken medium adlı diziyi izleme huyundan vazgeçmeliyim. hem korkup hem de izlemek benim tarzım değil. dünyanın en kalın rüya tabirleri kitabına sahip olduğumuz için annem ve ben çok gurur duyuyoruz. dünyanın en çok rüya gören ailesi olmamızdan mütevvellit ne zamandır bu kitabı bekliyorduk. aldık muradımıza erdik. rahmi koç müzesine gitmenin çok kolay bir yolu var, bilmem haberiniz var mı? simsde kendimi yaptım ve yeni bir ergen olarak annemin benden bir overachiever olmamı beklemesinin stresi içerisindeyim. hayat simsde bile zor anasını satayım. ezgi gitti ve özlüyorum cidden evde olmayınca.

13 Temmuz 2008

ben, road runner

evime döndüm ey okuyan blog ahalisi. 3 gündür evine dönük bir insan olmama karşın kıçımı kırıp bir türlü oturabilmeyi başarabilmiş değildim ta ki şu yazıyı yazana kadar. hayatun bu kadar yoğun geçmesine alışkın olmayan bünyem en sonunda sağ dizimi kullanarak patlak verdi. kırılırken lanet bir ağrıyı da bacağıma salıyor kör olasıca.

sanırım dün gerçekten en uzun istanbul yürüyüşümü gerçekleştirdim keşke uzaklıkları hesaplama konusunda pratik bi zekam olsaydı sayısal verileri vermekle aklınızı alırdım muhtemelen neyse. iki köprü arasını yürüdüm hatta sonrasında beşiktaşa kadar yürüdüm hatta öncesinde hisarüstünden bebeke kadar yürüdüm. çok daha sonra iskeleden eve yürüdüm ve çok daha önce kadıköyü dolandım. gerçek bir turist oldum evet. hayır maratoncu oldum evet evet. hayır road runner olmayı kendime daha çok yakıştırıyorum şimdi evet evvet evvvet.( herbal şampuanlı uçak reklamını hatırlamanız lazım şimdi)

izmir özetini geçmeyi başka bir yazının konusu olmaya bırakıyorum ya da üşeniyorum anlatmıyorum.