28 Nisan 2011

çöküş ve kabulleniş.

şu aralar sıklıkla bu güne kadar verdiğim en büyük savaşın, gavur ellerde memleket yemeği yapma girişimlerimin olduğu kanısındayım. ben korkunç yemekler yapan ve sevimli suratı ile sizi onları yemeye zorlayan bir ev sahibesi olmayacağım kanısındayım. nitekim o sınavdan pekçok kez geçtim. ancak bulunduğum yerdeki malzeme sıkıntısını ve maliyeti azaltma zorlamalarım beni yaratıcı olmaya itiyor ki çok da başarılı olduğum bir alan değil kendisi. mesela bu gün zeytinyağlı pırasa girişimim ve elimdeki basmati pirinci, pırasalı pilav olarak ortaya çıktılar. basmati pirinci ilginç bir şey yani neden pirinç diye düşünebiliyor insan orta ateşte pişen yemeğin başında.

aslında sonuç hem lezzet hem de ekonomik olarak tatmin edici idi ve 2 gün boyunca beni yemek yapmaktan alıkoyacak kadar pırasalı pilavım mevcut.  ev ekonomisi diye de bir ders vardı vakti zamanında. hala varsa ben tecrübelerimi genç kuşaklarla paylaşmaya hazırım. yeter ki ekonomik ve lezzetli olalım.

26 Nisan 2011

dondurma çocukları kandırma.

hayatta hayır demeyeceğim bir şey varsa o da dondurmadır ve günün her saati makbuldür benim için.

bu gün ev arkadaşım benjamin kapımı çaldı, bilgisayarımın dns ayarlarına bakacakmış. ancak yapmayı beceremedi çünkü yanlış commandi girdi command prompta. sonra ben nerden öğrendimse, doğru commandi girip ayarları verdim. bu arada benim bir sosyal bilimci hiç de geek olmayan bir insan olduğumu, benjamininse makinelerle ilgili bi halt okuduğunu belirtelim. ayarları not edip odasına giren benjamin, 5 dakika sonra gelerek bana teşekkür etti ve dondurma ısmarlayacağını söyledi.

akşam ben &jerry's le geçirdiğim keyifli dakikalarsa  kıssadan hisseydi.


5 Nisan 2011

seyyah.

yarın yola çıkıyorum. önce londra'ya sonra almanya'ya sonra ispanya sonra hollanda ve sonra da belçika'yı hedef alan bir rotam var. rotamız demek daha doğru tabi yolculuk heyecanı yok, almanya'da kuzenim de yiyeceğim ev yemekleri heyecanlandırıyor belki. belki ecnebi bir diyarda olduğumdan başka ecnebiyetlere gidiyor olmak o kadar da heyecanlı gelmiyordur. evet neden olmasın. şarj etmem gereken bir telefonum, bir mp3üm ve bir de fotoğraf makinem gelin görün ki ama sadece bir dönüştürücüm var. her detayı hüzünlü bulabiliyorum bazen. eşitsizlikler gibi. dün de caroline bize veda etti, ilk kez erasmus olmanın burukluğunu duyumsadım desem yeridir. bi daha tabiki görmeyecektik birbirimizi. ama vaat edilmiş sözlerin havada  uçması kadar güzel vedalar vardır.

kepli fotoğraf çektirmeyerek ve yıllık almayarak mezun oluyorum ne gururluyum ne de buruk. kepli torun fotoğraflarının olduğu rafta ben olmayacağım dostum.

neyse güzel yolculuklar ve gezmeler falan dileyin ve dağılın canlar.

2 Nisan 2011

duvar.

bu gece yılmaz güney'in duvar'ını izledim. gece halen devam etmekte. güneş burada alışık olduğumdan daha geç doğacak. ancak gözümü her kapadığımda filmi baştan sona izliyor gibiyim. gözlerimi kapatmak istemiyorum. çünkü katlanamıyorum. oysa gördükçe duydukça üstüne gitmem gerekiyor değil mi, oysa kaçıp bildiklerimizi de gömmeyi yeğliyoruz çoğunlukla. çünkü aslında o kadar "duyarlı" olmayabiliyoruz. ben kapayamıyorum gözlerimi çünkü tecavüz görüntüleri gitmiyor zihnimden bu gece. ben katlanamıyorum tacizlere, tecavüzlere, şiddete katlanamadığını beyan eden herkes gibi. ama daha çok katlanamadığım bir şey varsa o da sessiz kalmak, susmak. susmayı erdem olarak bildirmek insanlara.

benim bir arkadaşım vardı, parkta oynadığım  arkadaşım. bir gün yok oldu. sessizce gittiler. evlerinin arka bahçesindeki kullanılmayan bir odunlukta başlayan hikaye yüzünden. kimse konuşmadı onları. yıllar sonra öğrendim niye gittiklerini, çünkü o gün herkes susmayı tercih etmişti ha bir de çocuklarını evde saklamayı. benim annem öyle yaptı en azından.

neden bunu yazma gereği duydum bilmiyorum, kaybolan çocukların aslında o kadar uzağınızda olmadıklarını düşünmeniz için mi,olabilir. ben saklamak istemezdim o gün olanları sadece. çocukların omuzları üzerine bindirilen sessiz yükler kalksın istiyorum. daha fazla çocuk kaybolmasın istiyorum. adalet isterken çocukların da sesi olalım istiyorum. bir duvar da biz örmeyelim istiyorum.