2 Nisan 2011

duvar.

bu gece yılmaz güney'in duvar'ını izledim. gece halen devam etmekte. güneş burada alışık olduğumdan daha geç doğacak. ancak gözümü her kapadığımda filmi baştan sona izliyor gibiyim. gözlerimi kapatmak istemiyorum. çünkü katlanamıyorum. oysa gördükçe duydukça üstüne gitmem gerekiyor değil mi, oysa kaçıp bildiklerimizi de gömmeyi yeğliyoruz çoğunlukla. çünkü aslında o kadar "duyarlı" olmayabiliyoruz. ben kapayamıyorum gözlerimi çünkü tecavüz görüntüleri gitmiyor zihnimden bu gece. ben katlanamıyorum tacizlere, tecavüzlere, şiddete katlanamadığını beyan eden herkes gibi. ama daha çok katlanamadığım bir şey varsa o da sessiz kalmak, susmak. susmayı erdem olarak bildirmek insanlara.

benim bir arkadaşım vardı, parkta oynadığım  arkadaşım. bir gün yok oldu. sessizce gittiler. evlerinin arka bahçesindeki kullanılmayan bir odunlukta başlayan hikaye yüzünden. kimse konuşmadı onları. yıllar sonra öğrendim niye gittiklerini, çünkü o gün herkes susmayı tercih etmişti ha bir de çocuklarını evde saklamayı. benim annem öyle yaptı en azından.

neden bunu yazma gereği duydum bilmiyorum, kaybolan çocukların aslında o kadar uzağınızda olmadıklarını düşünmeniz için mi,olabilir. ben saklamak istemezdim o gün olanları sadece. çocukların omuzları üzerine bindirilen sessiz yükler kalksın istiyorum. daha fazla çocuk kaybolmasın istiyorum. adalet isterken çocukların da sesi olalım istiyorum. bir duvar da biz örmeyelim istiyorum.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder