10 Şubat 2008

being "fırat"

hasta oluyorum burnum çeşme nirvanasına erişti nihayet, gözlerim de biber nirvanasına. başım dönüyor sanırım bi de ama dönmüyor da olabilir. baş dönmesi nasıl bi şey tam kestiremiyorum çünkü bence başım dönüyorsa gördüğüm her şeyi dönüyormuş olarak algılamam gerekir ama bense sürekli sanki zıplıyormuşum gibi hissediyorum bu da midemi bulandırıyor hakkaten. başım bile adam gibi dönmüyor kendimi fırat gibi hissediyorum şu anda.

-being fırat- diye bi film olsa, gerçekten alıp bağrımıza basacağımız bir film olurdu heralde. gülen gözleri, neşeli günleri bağrımıza bastığımız gibi basardık. defalarca bıkmadan izler, aynı sahneye 47 kez falan gülebilirdik, kanal değiştirmeye elimiz utanırdı. duvarlarımıza afişlerini asar, afişle her göz göze gelişimizde gülümserdik. afişe bakıp "tatlı rüyalar" demeden uyumazdık. alex, forrest gump diyenlere -bırak ya fırat abi- diye dayılanırdık.

-being fırat- diye bir kitap olsa başucu kitabı yapmakla kalmaz her yere taşırdık. muhtemelen sayfaları kıvrılmış, kirlenmiş, kırışmış bi kitap olurdu aşırı sevgiden. ilk baskısını elinde bulundurmak karizmaya acayip hava basardı. yeniyetmelerin elinde gördükçe önce işkillenir sonra -e fırat tabi- derdik. çok fazla fırat muhabbeti yapıldı mı -suyunu çıkardınız oğlum-, -siz ne anlarsınız, bi halt bildiğiniz yok- diye diklenirdik.

-being fırat- diye kültür mantarlığına malzeme bir şey olsaydı felsefesinden, rozetine kadar her şeyiyle hayatımıza sokardık, yolda görsek sevgi baloncuğu içinde boğanlar bile çıkardı. sonra da utanırdık bu vıcıklığımızdan ama hayatımızdan da atamazdık bir şekilde.

hepimiz fıratız, mikroskobik koca kafalılık foreverr!!!




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder