1 Ağustos 2008

batman the dark knight: çok az miktarda spoiler içerebilecek bir yazı


filmi ele almadan önce daha önce izlemiş olduğum tek nolan filminin batman begins olduğunu ve tüm batman filmlerini izlemiş olduğumu ve batman çizgi filminin de sadık bir takipçisi olduğum gibi birkaç noktayı belirtmekte yarar olduğu inancındayım. çizgiromanına elimi sürmedim ek bir bilgi olarak.

ortalıkta uçuşan why so serious akımına bulaşmadıysanız henüz kirlenmemişsiniz demektir ve bu saflığınızı filmi görene dek koruyun bi zahmet. heath ledgerı da o kadar seviyor olamazsınız zaten kaç filmi vardı ki şu hayatta sorarım? filme genel olarak baktığımızda ortalamayı rahatlıkla geçen 10 üzerinden rahat rahat 7-8 alabilecek bir filmle karşı karşıyayız azizim. sahne başına düşen yıldız sayısında bir rekorluk var ki bu son zamanların yeni akımı olsa gerek destekliyoruz "sinemaya gönül bağı ile bağlı insanlar olarak". filmi daha çok karakterler üzerinden analiz edeceğim hazırlanın. kendi adıma en çok gary oldmanın olduğu sahneleri sevdiğimi belirtmeliyim burada. christian bale i ise batman beginste pek gözüm tutmamıştı batman olarak michael keatondan daha başarılı kimse yoktu gözümde ki o da o kadar karizmatik olmamasına karşın. christian bale in nerdeyse hiçbir ilginç yanını görmediğimiz bu filmde ise batman olarak benimsedim kendisini hatta daha uygun bir kimse olabilir mi diye düşündüm ama bulamadım. adam klasikleşecek derecede iyi bir oyuncu prestige, american psycho dan hatırladığım kadarıyla. bu filmde de elini yıkamak edasında oynamış batmani. yani insan elini yıkarken ne kadar tribe girebilir ki düşüncesini batman rolüne adapte etmiş. bu kadar rahat oynamak tabiki iyi puan getiriyor kendisine ancak bi sonraki filmde sıkıcı olabileceği ihtimali de gelmiyor değil hani aklımıza. aslında kendisini biraz daha maskesiz görsek filmde oyunculuğu için daha net bir şeyler söylenebilir keza ben de uygun fiziğe sahip olsam sesimi kalınlaştırarak pekala bir batman olabilirim sadece ağzımın göründüğü bir filmde.

gary oldman ise gerçekten şaşırtıyor beni aziz dostlarım. sanırım yeryüzündeki en iyi oyunculardan biri. sizin gönlünüz ne der bilemem ama ben 10 numara olmayı ona bahşediyorum. filme gelecek olursak jim gordon filmdeki en etkin karakterlerden biri hatta köprü vazifesini tek başına üstlenmiş batman-gotham, kötüler-adalet, politika-adalet evet filmde aradaki tüm bağlantıları kuran bu adam. jim gordonsuz gotham muhtemelen münir özkulsuz bir adile naşitli aile filmi olurdu.

gelelim harvey dente. bir D.A.(savcı) den çok oldukça vasat female partner maggie gyllenhalu almaya gelmiş beyaz atlı prens görünümündeydi kendisi. hatta mahkeme salonundaki artistik hareketler johnny bravoyu hatırlatıyordu sevenlerine. ancak kahramanlık ve gotham şehrinin selameti konusunda attığı nutuklar ve birkaç atraksiyon onu gotham insanlarının gözünde bir seda sayan yapıyordu evet.( türk halkı en çok seda sayana güveniyor olayı). aaron eckhart aslında cuk diye oturmuş rolüne ama filmin sonunda senaryo itibariyle bir hayli sırıtmış. aslında kanun kaçağı bir karanlık bir şövalyeye alternatif olarak kanunla suçluları haklayan bir adam olması elbette ilginç ve önemliydi. ancak hiçbir süperkahramansever kahramanına denk alternatif birini sevmez gıcık olur, tiksinir,döver. nitekim harvey dent de bu genellemeden oldukça nasibini almıştı. hehehe:)

ve tabiki joker. joker bu filmin gerçek yıldızıydı bence. nolan biraderlerin tarzı bu mudur bilemeyeceğim ama film sanki joker üstüne kurulu ve geri kalan her şey batman bu kurguyu tamamlayan öğelermiş gibi geldi bana. bir kere tipleme olarak başarılı psikopat, ezilmiş, derdi varmış söyleyememiş sonunda patlamış havasını sonuna dek veriyor hatta bir kurt cobain havasının varlığından bile söz edilebilir. ayrıca jokerin nasıl joker olduğu hikayesi fantastik öğelerden tamamen ayrılmış. tim burtonun ilk batmanini izleyenler hatırlar. asit havuzuna düşme sonucunda sırıtık kalan suratın hikayesinin yerini baba ve kumar borcu olan kadının(ahah biraz feminist bir kahkaha ama iyiydi bence) eserine bırakması daha iyiydi. burton-nolan farkı buradan da hissedilebilir. jokerin "i m chaos" demesi ve sebepsizce bi şeyleri patlatma ihtiyacı duyması üzerinizde derin izler bırakabiliyor şahsen ben çıkışta bu kaos ve düzen meselesini baya düşündüm. siz de düşünün. bunun dışında joker karakterinin sosyolojik ve psikolojik deneylerde bulunması entelektüellik ihtiva eden seyirciyi sevindirse de abartılı deney sonuçları sevinci anlık kılmakta maalesef. feribot ve bomba deneyi çok başarılı gibi dursa da sonucu itibariyle külliyen yalandı.senaristleri ve yönetmeni realist olmaya davet edebilirim bu noktada ey entelektüel kitle. burada bir bir parantez açıp jokerin pek jack sparrow havası taşıdığını söyleyen sayın vonniye bunun olsa olsa ağız hareketlerinin ve yürüyüşün yaptığı serbest çağrışıma bağlıyorum. gel tartışalım. ve bir kehanetle karakter analizimi sonlandırıyorum : insanlar heth ledgerlı jokeri tyler durden gibi benimseyecekler ve nickleri ve avatarları ile bütünleştirecekler.

morgan freeman ahlaklı bilim adamı lucius fox rolüne yakışırken aynı şeyi rachel rolünde maggie gyllenhal için söylemek için güç. insan afişte adını görünce oovv diyor ama filmde yooo maalesef. nolanlar daha başarılı kadın karakter seçmeli nitekim katie holmes da başarısızdı. bence back to the blond actress zamanı. lucius foxun wayne şirketinin hain muhasebecisi midir avukatı mıdır neyse onu bir göt edişi vardır ki en az fox kadar zevk aldığınız bir sahneydi. küçük rol büyük oynamak budur.

genele bakacak olursak filmin uzunluğunun hissedilir olması da ayrı bir eksi puan. uzun filmlere karşı değilim ancak bunca aksiyonlu filmin uzunluğu hissedilmemeli bence. batman süper güçleri olmayan bir süper kahraman olarak zihinlerimize kazınmıştı. ama süpersonik zenginliği ona batmanliği dolayısıyla süper kahramanlığı bahşediyordu bu da onu daha gerçek kılıyordu yani bill gates bir hero olmaya heveslense şaşmaz desteklerdik aksine. daha önceki filmlerde özellikle tim burtonundakilerde fantastiklik daha ön plandaydı. nolanlar ise fantastikliği en az dozda bırakmışlardı- belki iki yüzlü harvey dent biraz fantastik sayılabilirdi- ve bir mesaj verme ya da bundan ziyade filme felsefik ve ahlaki bir boyut kazandırma kaygısı en üst düzeyde hissedilmekteydi. bu elbette daha önceki superhero lu filmlerden aşina olduğumuz çok ufak role sahip şeylerdi. ayrıca kişilik bölünmesi, süper kahramanlığın sorgulanmasının süper kahraman gribi olduğunu bilmeyen kaldı mı sorarım? bu konu temcit pilavı kıvamında artık. süper kene de böyle triplere girebilir yakında haberiniz ola.

imax olayına da kasmaya gerek yok ben normal izledim memnundum gayet imaxin olayı ne bilmeyen bünyeler için bi sakıncası yok yani. yeni batman serisinin 3.sü için hadi bakalım diyor başka bir eleştiride görüşmek diliyorum.

2 yorum:

  1. gazetem olsa sinema köşesinde oldukça güzel bi makale olurmuş. takdir ve tebrik ettim. ama coker deyip jack nicholson'ı anmamamış olman beni burdu

    YanıtlaSil
  2. teveccühün için teşekkür ederim saim smiley surat joker efendi jack nicholsana gelince aslında bahsedecektim ama sonra yazının çok uzun olacağı gibilerinden triplere girdim bakma sen(=

    YanıtlaSil