16 Şubat 2009

a jeans story


çocukluk çağının yavaşça beni terketmeye, ergenlik alametlerinin ruhen ve bedenen belirmeye başladığı zamandı. orta birdeydim. o zamana dek hayatımda ilk kez sırtımı yarılamış saçlarımı, her gün istisnasız at kuyruğu yapardım ve metal çerçeveli gözlük kullanırdım. yazın tişört-şort kışın kazak -kottan vazgeçmezdim. küçük ergenlerin kendilerini bir tarza meylettikleri, o yaşlarda ben de her şeye burun kıvırıyor ama yine annemin özenli seçimlerine maruz kalıyordum. bir bayram öncesi, bayramda yeni kılık kıyafet giyilir geleneğimize sadık olarak, çıktığımız alışverişte annem bana mavijeansten füme bir kot pantolon, beyaz bir gömlek ve gri baklava dilimli bir süveter almıştı. annemle ilk kez ortak bir paydada buluşmanın mutluluğu ve kıyafetlerimin göz kamaştırıcılığı ruhumu sarmış, özellikle pantolonuma resmen aşık olmuştum. ilk kez mavinin açık ve koyu iki tonunu izleyen dizleri beyazlamış kot dizisinden kurtulmuş, ilk kez çocuklar için değil de büyük reyonundan alışveriş yapılmıştı benim için. üstelik füme rengiydi kotum. ancak kader ağlarını sevincimin sakız gibi sünmesine fırsat vermeyerekten hızlı bir şekilde örmüştü benim için. acımasız bir şekilde ben, caanım kotu giydiğim ilk günde kaldırıma takılıp düştüm ve sağ dizini parçaladım. acıyan sadece dizim değildi elbet, kızgınlığım kaldırımla da sınırlı kalmıyor, kaderime küsüyordum adeta. gözlerim kah sinirden kah üzüntüden dolu dolu eve vardığımda, annemden önce bana bir daha kot almayacağına dair tehditler savurduğu azarı işittim sonrasında, koca yırtığı becerikli elleri ile en az belirgin olacak şekilde dikmesini seyrettim. ondan sonra o kotu orta bir ve orta ikide giydim, anneannemin cenazesinde de sahip olduğum yegane koyu renk giysi kontejanından üstümden çıkarmadım bir hafta. mağrur ama çizilmiş bir klasım vardı.

üstünden iki yaz geçip, orta sonda dersanaye gittiğim bir gün dolaptan çıkardığımda kotu, acı gerçekle yüzleşmek zorunda kaldım. çiroz çocuk bedenim, yerini etine dolgun genç bir ergene terketmişti haliyle de kot baldırlarımdan yukarı çıkmıyordu. kaderimi kabullenmeyip, yeni bir kot arayışına koyuldum. koyu grinin cazibesine kapılmıştım bir kere. ancak benzer bir kot bulduğumda, benzerlik yalnızca modelde sınırlı kalmış, fiyatın yanına bile yaklaşılmıyordu. mavijeans almış başını yürümüştü. işte o zaman, rota değiştirip, rodi mağazasına girdim dostlarım. siyah, parlak, dokununca kadifeyi andıran bir kotla, tatmin olmuş bir şekilde ayrıldım rodiden. ve lise sona kadar tam 5 yıl aralıksız evde, okulda, dışarda o malum rodi kotu giydim hani kıçında yıldızları olan...

3 yorum:

  1. o siyah kot ki yıllarca her şeye şahit. en başta bir 4 yıla ve hepimize.
    ah ah bir kotum var ki çok esnek hareketlerimle daldan dala atlarken paramparça oldu, hala atamıyorum ama. geçen gün dolabın derinliklerinden çıkarıp seyrettim. hatta aklıma aynı modelden diktirmek filan geldi de yok o kadar değil dedim. ama azimliydim. bir iki hafta önce gittim tee 3 sene öncenin modelini sordum vardır umuduyla lakin acı bir şekilde öyle bir modelimiz yok yanıtıyla karşılandım.
    artık sadece mazi.

    YanıtlaSil
  2. ah seda'cığım, böyle öyküler anlatabilen biri olarak seni daha da çok seviyorum.

    YanıtlaSil
  3. simay,

    mazide kalan kotları analım beraber diyorum.

    ece,

    ben de seni anacığım.

    YanıtlaSil