16 Eylül 2009

siyah kemik gözlüğün dramı

kimse bloggera ulaşamıyorken yazmak garip kaçsa da yazacağım blog. bu günler de geride kalacak zira.  yeni hayatı bitirdim sonunda. en sevdiğim orhan pamuk kitabı mıydı, olmayacak sanırım. yer yer iyi olabilir ama sarmayan ve gitmeyen ama gider gibi yapan kitaplardan. bir tasvir sever okur olarak, selamımı çakıyorum tabiki ama gerek konu gerek anlatım itibariyle çok daha iyi kitapları olduğu da bir gerçek neyse.  sığ kitap eleştirilerinde bulunmak kimseye prim kazandırmıyor. ama blog, yeniden bozkırkurduna başladım ve inanıyorum cumaya bitecek bu sefer ben de gözümün önünden kaldıracağım nihayet onu.

monster house adlı korkunç bir animasyon da izledikten sonra rtükü arayasım falan geldi. şişman -tamam obez sınıfına da girebilir- kadını korkunç bir şekilde karakterize edip sonra masum yavrularımızın beyinlerine empoze eden stüdyolar rtükün kafasına oturabilirdi gerçi ama cidden kötü kötü bir filmdi. şrek ve fiona güzele güzel çirkine çirkin  kisvesi altında davul bile dengi dengine çalar sevgi dolu mesajı daha anlamlı olabilirmiş yani.

kitap ve film eleştirilerinde kendi çapından bulunan yazımın sonuna geliyor yapacak işleri olmayanlara derin uykular, killer dreams diyorum.

diptengelennot: biliyorum translate.google en sevdiğiniz fransızca öğretmeni ama yol gösterici olmalıyım değil mi, ressam: rene magritte

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder