24 Kasım 2009

oldies but goldies

mad men sayesinde, içersine girdiğim nezle destekli, retro bunalım havamı biraz dağıtayım dedim. gerçekten bu retro olayında limit sizsiniz gibilerinden bir anlayış var, kendini ne kadar kaptırırsan bir o kadar daha istiyorsun, internet de buna başlıca ulaşma aracın. retro-emoya dönüşeceğim tanrım. 60lı yıllara dair en vikisinden, gayriciddisine sitelerde dolandım da durdum, kennedyler, barbieler, watergateler mi okumadım, nasıl 60lı yıllardan fırlamış gibi görünürsünüz sitelerinin aldatmacasına kanıp kendimi mi yapmadım. reklamları unutmayalım tabi, kendi gagımı sunmak için bir metnim eksikti önümde. lakin bu retro furyası içinde bir de gözüme çarpan hususlar vardı ki paylaşayım hemen.

şimdi 60lar için mad men var, 70ler için that 70s show var, 80ler için bu kalp seni unutur mu var. (yabancı olsun havam olsun çizgisinin dışına taşmak) böyle bir furya var dünyada 2000lere girdiğimiz yıllardan itibaren. dönemsel diziler, filmler falan. oysa 2000lerin vaadi öyle değildi dünyaya. 2000lerde dönüp geçmişi irdeleyip irdeleyip ordan malzeme çıkarmak olmamalıydı ortak hareket. 2000 aşırı fütüristik bir rakamdı takvimler için maarifinden tut, mayasına ordan hicrisine kadar. yok dünyanın sonu gelecek, deccal çıkıp gelecek, uzaya tatile gideceğiz, jetgiller gibi yaşayacağız fikirleri vardı. hatırlıyorum. sabah gazetesinin bir hafta sonu eki vardı. başlığı kocaman 2000'e 3 kala idi ve 2000lerden beklentiler sıralanıp gidiyordu yukarda saydıklarıma benzer şekilde. ama ne olduysa oldu bir back to the basics havası esmeye başladı ilk 10 yıl tamamlanırken. eski olan her şey moda, hip oldu. bit pazarına nur yağdı resmen. bir şikayetim yok bu durumdan. zaten ilkokulda kızlar arasında dolaşan anket defterlerindeki, seçme şansınız olsaydı gelecekte mi yaşamak isterdiniz yoksa geçmişte mi sorusuna ben hep geçmişte derdim büyük bir romantizmle.neyse.

bu furyanın pek çok sebebi olabilir, pek çok boyutu olabilir. neon ışıklardansa, duman altı klasik ışıkları tercih ederim takdir edersiniz ki. ama fukuyama gibi düşünmeden de edemiyorum, ya her fikrin, yaratıcılığın ve üretkenliğin sonuna gelmişsek. bundan sonra yeni olan hiçbir şeye vakıf olamayacaksak. sandıktan bulduğumuz parçaları üzerimizde kombinlemek pek yeniliğe girmiyor da literatürde.


mad men etkisinden sıyrılmak için x-men origins wolverine izleyip, eski bir dostu yad ediyorum. sırada watchmen var hell yess.

2 yorum:

  1. retroizm hakkatten güzel prim yapıo şu günlerde fotoğraf sektörü bile retro triballiklerden geçilmez oldu. siyah&beyaz da değil, hani böyle 10 yıl öncesinin tan gazetesi kıvamında resimler falan. nebliym, yol geçen hanına dönüşen bu sanat, bu edebiyat diyen haluk levent başımıza gelecekleri erken sezmiş sanki. :D

    YanıtlaSil