10 Mart 2010

friday nite bites

kendime yeni bir vampir-teen-slash dizisi bulduğu için an itibariyle lise günlerine dönüş yapmış bulunmaktayım.  the vampire diaries bu alandaki şimdilik kıytırık ve iffetli vampirlerle dolu twilighttan biraz hallice gibi olsa da izlemek için birebir benim için ha tavsiye etmiyorum o ayrı zaten twilight okumaktan da geri kalmamış idim.

ama söz konusu vampir edebiyatı ve türevleri olunca biraz engin zevklere de sahibim dolayısıyla bu konuda tek geçtiklerim

1. Anne Rice- vampir romanı dediğin bunun yazdıkları gibi olur. gerisi teferruat diyeyim de facebook grubu gibi göz kırpayım.

2. Dracula- by Ford Coppola ki bence bu filmin bu türde farklı bir yeri var Gary Oldman biraz ağlak bir Dracula olsa da izlerken  Dracula -beni al, onu alma, durma geçir dişlerini boynuma- gibi bir halet-i ruhiyeye giriyorsunuz ya da bende fazla Gary Oldman hayranlığı var bilemedim şimdi.

3. Vampire Knight- ilk başta saçma sapan bir anime gibi görünse de vampirlerin taşlığı ve hikayenin sonradan açılmasıyla sardırıyor evet.

4. Bela Lugosi'yi unutmadım elbet her ne kadar ilk olarak ed wood'la tanısam da kendini heralde bu kadar asil bir Dracula daha geçmeyecektir beyaz perdeden, en korktuğum dracula olsa da zaman zaman  kendisini centilmenlik bakımından vampirlerin rutkay aziz'i  olarak görsem de kendisini, apayrıdır candır evet.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder