18 Temmuz 2010

başlığa mı baktın canım

kitabımın üstündeki tozları esefle temizledim az önce. burası dünyanın en tozlu yeri olabilir. çünkü kitabımı iki gün cam önünde bıraksam ve hiç ellemesem üstünde organik tarım yapabilirim o derece. çünkü toz değil bildiğin kum ve toprak getiriyor rüzgar burada. burası neresi diyen okuyucu, dikili'deyim halen. yıllarca buraya üşenerek geldim ve giderken de üşenerek gittim. kendime itiraf etmekten çekiniyorum galiba ama artık dikili ile organik bir bağım var. senede bir kere görülebilen aile eşrafının da katkısı büyük bunda tabi ama sanırım, olmayan yollarına, tozuna, delicesine esen rüzgarına ve sürekli kesik suyuna tav olmaya başlamışım orada bi yerde. ve muhtemelen hayatımın geri kalanında da yılda bir kez geleceğim ve sohbetlerde sürekli buranın bakirliğinden, doğasından dem vurup, omuzlarında şal ile plastik sandalyelerde okey atan teyzelerden olacağım. bu arada bir okey master olduğumu da belirteyim, sınırlı maharetlerim arasında çok pis okey ve türevlerini oynamak da var , zaten kahve kültürü ve oyunlarını başarıyla oynamak benim genlerimde var olan bir şey, kağıt olsun, tavla olsun, damarlarımda akan asil kan gösteriyor kendini.

velhasıl kelam daha laf etmek gelmediğimden içimden, bitiriyorum cümlelerimi sırayı bozaraktan.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder