25 Temmuz 2010

bu sabah salondaki ikili koltukta uyuduğum için tanrı tarafından cezalandırılmış olarak uyandım. kafam omuzlarımın üstüne düşmüştü ve aslında beynim boynum yoktu. omuriliğim de yamulmuş olabilirdi ama pek aldırış etmedim. boyunsuzluk daha önemliydi benim için. vakti zamanında bir arkadaşım,  başka bir arkadaşımızın arkadaşı olan boyunsuz kız geldiğinde hep başını omuzlarına doğru çeker ve kız gidene kadar o vaziyette dururdu. aslında ayıp olan ama kızın gıcık karakterinden dolayı etikliğine pek de aldırmadığımız komik bir hareketti bence. kendimi boyunsuz olarak düşününce pek bir komik buldum sonra koca kafaların bilinçaltıma yerleşmiş olabileceği korkusu ile yamulmuş omuriliğimle yataktan pardon koltuktan doğruldum. birtakım günlük aktivitelerden sonra sevgili kardeşimle dersanesinin rehberlik bölümüne gittik çünkü mevsimlerden tercih zamanındaydık. sonradan babam da geldiği için ben muhtemelen odada dekor olarak duracak, panolara duvarlara asılmış başarı temalı cümlelere bakıp, odanın ezikliği ile eğlenecektim. kendi tercih zamanımı hatırlayacak, dersanenin rehberliğine  gittiğimde pek süsü püsü tam kibar hanım, girebileceğim üniversiteleri sıralarken KOÇ'A KEÇİ diyerek, nefesimin kesilmesine sebep olmasını hatırlayacaktım. odadaki dekorluğumu sürdürürken ben, cam odanın dışında bekleşen genç ergenlerden biri suratını cama yapıştırdı ve camla rtük'ün kapatma cezası verebileceği bir takım pozisyonlara girdi. çocuk cama bir şeyler yapıyor ama komik olmaktan çok iğrençleşiyordu çünkü tükürükleri camda birikip aşağı doğru iniyordu. bense acaba eğleniyor mu bunu yaparken diye düşünüyorken, dekor olmaktan çıkıp konuşmaya bir şekilde dahil oldum, artık tercih listesinde söz sahibi olmuş idim,  ergenliği geride kalmış genç bir dimağ idim ne de olsa.

eve geldim, gazetede bir urfa salatası tarifi okudum, zaten yeterince açtım kalktım bostana adlı bu salatayı yaptım, çok başarılı bir salata olmuştu, afiyetle yedim. sonra laptopu aldım kucağıma, pişik korkusu ağır bastığından kendime bir laptop cooler almıştım, iyi de yapmıştım çünkü çok sıcakladım mı aleti yüzüme tutuyordum ve ferahlıyordum. ayrıca karamazov kardeşleri kullanarak dostoyevski'ye ayıp ediyordum. yabancidiziizle' yi açtım yine. lost izlemeyecektim çünkü afedersiniz ama bok gibi olan bu dizinin nesinin bu kadar tuttuğunu anlamadım 2. sezon 4. bölüme kadar geldim aslında ama boyuna flashbacklerle her bölüme bir karakter oturtulması ve bence hurley hariç diğer bütün karakterlerin birbirinden uyuz olması beni sarmadı dostlarım.  ayrıca seneler önce kanald ıssız adaya çakılan uçaklı başka bir ecnebi dizi veriyordu bilmem hatırlayanınız çıkar mı. o adada da garip olaylar dönmekteydi ve dizi adadan kimsenin kurtulamaması ile bitiyordu.bana bi tane adalı dizi yeter dedim bu yüzden ve kendime başka bir yeni dizi ararken ne buldum dersiniz: ROBIN HOOD. hemi de 3 sezon. ikili koltukta uyumak için başka bir bahane.

neyse.

2 yorum:

  1. eğlenceli bir post olmuş :)

    ayrıca prison break konusunda yalnız olmadığınızı söylemem gerekiyor sanırım.

    YanıtlaSil