11 Ocak 2009

elde kitap koşmak



sanırım ders çalışmanın en büyük zorluğu "ders çalışmaya geçilmeden önceki aşamayı kısa sürede başarı ile tamamlamak". hepimizin bu konuda hemfikir olduğunu bildiğimi eski blog başlığımı hatırlatarak yeni bir şey söylemediğimi belirteyim hemen. ama bunun yanısıra şuna da inanmaktayım eğer ders çalışma öncesi evreyi kısa sürede başarı ile tamamlayan insanlardan olsaydım daha "iyi" bir insan olabilirdim en azından kendimi öyle tanımlyabilirdim.

istediğim bölüm sevdiğim dersler olmasına karşın çalışmanın bana neden bu kadar uzak erişilmesi zor geldiğine pek anlam verememekteyim. oysa bir finalimden tam puan alacağıma dair arkadaşımla tatlısına iddiaya bile girdim. ufak gaza gelmelerin büyük gaza gelmelere neden olmaması acınası bir durum.

oysa geriye dönüp baktığımda o kadar başarısız bir akademik hayata sahip değil idim. ortaokula kadar inmeye gerek yok, lisede belli derslerde parlardım. edebiyat, geometri ve en sonunda diplomasını aldığıma göre almancayı da bu gruba katabilirim. edebiyatı bile fazla iyimserlikle düşünmüş olabilirim zira yazar isimleri, akımları bilmek ve bir iki başarılı yazımdan öte aklımda kalan pek bir şey yok. herkesin kıyısından köşesinden hatırladığı mefailun tarzı konular hiç görmedim ben. yabancı dil dersleri her zaman en hızlı ve rahat öğrendiğim alan olmuştur breh breh. geometriyi ise cidden seviyordum yahu.

ama cidden merak ediyorum bir zamanlar bir şeyleri ciddiye alıp çalışan bana ne oldu diye, öss desem ruhuma işkence edecek düzeyde bir çaba göstermedim, ders çalışmaktan iğrenecek kadar çalışmadım hiçbir zaman ki oldukça çabuk sıkılangillerdenimdir.

bu lakayt halimi sevmiyorum yeni şeyler öğrenmeyi halen seviyorum bir gün "şey" kullanmayacak kadar çok "şey" bileceğime olan inancım da henüz yerinde. o halde bu durumu mesele olmaktan çıkaracak kadar zırvaladığıma göre de iki orta bir sade, haydi bana müsade.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder