7 Mayıs 2010

ama neden?

cuma akşamı nasıl rezil edilebiliri anlatayım hemen. gazetenin eki ele alınır, ilk sayfadaki bilumum bacak, bikini, kim kimi yemiş fotoğrafları, yandaş medyamızın zeka pırıltıları ile dolu manşet ve büyük puntolu kelime oyunları arasından, torpili boğazında durasıca köşe yazarlarıyla dolu sayfalardan sonra tek faydalı kısım olan tv kısmına gelinir. orada "gecenin kanatları" isimli filmin 15 dakika sonra başlayacağı görülür ve izlemeye niyet edilir.

arada bir gelişme paragrafı beklemeyiniz.

sonuç, nasıl böyle kötü film çekilir, paranız mı yok kardeşim, iki tane kalburüstü senarist bulsanız sizi bu ilkokul didaktikliğinden ve romantizminden geçilmeyen diyaloglardan kurtarırdı. ben böyle kötü diyaloglu film görmedim ulen. misal, canlı bomba kız telefonda ablası ile konuşmaktadır:

-alo abla naber?
-  ne diye arıyorsun çok riskli bu yaptığın, konuşmamamız lazım artık.
-biliyorum ama konuşmak istedim.
-hepimizi riske atıyorsun. biz bi söz verdik gece. ailemizi bu sözü tutarak şereflendirmelisin.
-tamam.

çat.

bu ne şimdi.  böyle diyalog mu yazılır, hazneniz mi dar geldi nedir, örgüt yerinde geçen devrim tripli konuşmalara ise biraz daha müsamaha gösteriyorum çünkü solcu minvalinden çoğu insan ben didaktik konuşurum arkadaş, her hareketim isyan ve aforizma dolu, çektiğim her nefeste devrimin derdine düşerim ben triplerinde olduğu için ve yavuz bingöl ve erkan petekkaya ve sakallı  herif cuk diye tiplerine oturduklarından bir nebze kurtarıyorlar kendilerini.  ama resmen tipten yırtıyorlar yani. bir de boyuna anlamsız geçişlerle dolu film, acaba dedim türkmax mı kısıtlamaya gidiyor, nedir bu acele, birkaç sahne özellikle ortasından kesilmiş gibi gerçekten, hiçbir devamlılık yok. bir de yönetmen serdar akar olacak, ayıp yahu. gemideyi, bardayı, dar alan kısa paslaşmaları bilmesek, esamesini okumayacağız adamın. filmin senaryosunda ve yapımcılığında bir mahsun kırmızıgül payı var, yanlış hatırlamıyorsam. bu adamın sinema aşkını takdir ediyorum gerçekten her ne kadar beyaz melekle didaktik bir işkence serüvenine atlamış olsa da, buna ilaveten güneşi gördüm'de de en sevmediğim yazar olan bekir yıldız'dan aşırmalar olsa da, özellikle güneşi gördüm de çokça beğendiğim sahneleri mevcuttu. ama kendisi şu senaryo yazımını bırakmalı bence. hatta bence duyarlı senaryo yazarları diye bir oluşum ortaya çıkmalı ve bu gibi berbat diyaloglara neşter atmalı.

aman diyeyim, bu filmi ya sinemada izlemiş olsaydık diye hayıflanmayın, siz siz olun o totalde 1000 kişinin zor gittiği türk filmlerine gidin. en azından paranıza acımazsınız sonradan.

iyi seyirler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder