2 Mayıs 2010

insan ne ile yaşayabilir?

zaman zaman bir düşünceyi kafamın içinde evirip çevirdiğim çok oluyor, çünkü bazen kendi hayatımın filozofu kesilmem, hiçbir şekilde yazıya dökmeyeceğim aforizmalarımı üretmem, kafamı yorganın içine sokup asgari düzeyde bir dış dünya bağlantısı ile kendimle kalmam gerekiyor. tüm bunların amacı ise kendimi bir level upgrade edip, zihnime bir çentik atıp fiziksel olduğu kadar zihinsel sonuma da bir adım yaklaşmak oluyor.

çünkü bence hayat iki yönlü bir sona doğru ilerliyor hep. maddi bir bitiş ve zihinsel ve manevi bir tükeniş.eş zamanlı ilerlemiyor tabiki bu süreç, biri diğerinden önce finişi görebilir ama asla bir birinci olmayacak tabiki. ailemdeki kadınların ömürleirne baktığımda en fazla 70-75 yaşımı görürüm gibi olur da hastalanmaz ya da bir kazaya kurban gitmezsem. o yüzden ömrümün yüzde 30-35ini geride bıraktım diyebilirim. çevremdeki insanların içlerine baktığımda ise loaded yazısını önümdeki bir 10 sene içinde görürmüşüm gibi geliyor.

bu güne dek sanıyordum ki her öğrendiğim, okuduğum, duyduğum, gördüğüm beni kafası boş insan sürüsünün bir parçası olmaktan kurtarır, eylemlerime daha da önemlisi varoluşuma bir sebep verir diye düşünüyordum. bir gün gözlerimi son kez kapadığımda "ben yaşadım"ın hakkını tam olarak vererek göçüp gideceğimi sanıyordum. oysa bu gün, bir yanılgı içinde olduğumu keşfediyorum şimdiye kadar kafamın içine giren her şey aslında bu zihinsel tüketimin bir parçası ve ben yükleme yaptıkça zihinsel loading çizgim daha da doluyor. her dolumdan sonra ise eylemlerim bir parça daha anlamını yitiriyor, ben giderek amaçsızlaşıyorum ve varoluşum da soluduğu havayı tüketmekten başka bir nedene bağlanamaz hale geliyor.

bulunduğum noktada ne kendime belli bir yol tayin edebiliyorum ne de kafamın içindeki açmazlardan kurtulabiliyorum. ne kendime ne de etrafımdakilere bir faydam dokunacağını hayal edemiyorum bile. çevremdekilere, sıkıntılarına, planlarına baktığımda ise hepimizi aynı son bekliyorken caps lock bir neden?den başkasını  tahayyül edemez haldeyim. hiçbir zaman hiçbir şey hiç kimse için yeterli gelmez, hep daha fazlası istenir ama fazlası gelmeyince olanı bir şekilde kendine yettirir ve devam edersin'i iyi bilmeme rağmen yürürlüğe koyamıyorum, elimdeki cevaplar karşısında.

dertli postumun son deminde ise, en sevdiğim kurmaca karakterin nerdeyse hayatımın anafikri haline gelmiş cehalet saadettir sözünü anımsatıyor, zihinlerinize uzun ömürler diliyorum.

sağlıcakla.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder